1 Mart 2012 Perşembe

28 şubatta fişlenenler anlatıyor

"Fişlenmesek şaşardık"; "Darbe üzerimizden silindir gibi geçti"; "Haftada iki gün kendini istihbaratçı olarak tanıtan kişiler gelir bizi kontrol ederdi..." Dönemin RTÜK üyesi Mehmet Doğan, "Fişlenmesek şaşardık" derken Memur Sendikaları eski Başkanı Ahmet Aksu, tehdit telefonları dahi aldıklarını söyledi. 28 Şubat sürecinde fişlenen mağdurlar konuştu. Dönemin RTÜK eski Üyesi Mehmet Doğan, “Fişlenmesek şaşardık” derken Memur Sendikaları eski Başkanı Ahmet Aksu darbenin üzerlerinden silindir gibi geçtiğini söyledi. Sağlık Bakanlığı’nda Disiplin Şube Müdürü olarak görev yaptığı dönemde fişlendiğini belirten Aksu, “Telefonlarım dinlendi. Tehdit telefonları aldım. Haftada iki gün kendini istihbaratçı olarak tanıtan kişiler gelir bizi kontrol ederdi. Sendikayı yeni kuruyorduk. Üzerimize bir hayli geldiler.Dönemin mağdur arkadaşları tespit edilerek şahsım çok önemli değil hakları iade edilmelidir. Zira çirkin bir dönemdi” ifadelerini kullandı.
BASKI DÖNEMİYDİ Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan tarafından 28 Şubat sürecine az bir zaman kala RTÜK üyeliğine atanan Mehmet Doğan, tepkisini, “Fişlenmesek şaşardım” şeklinde dile getirdi. Doğan, “O dönem için fişlenmemek şaşılacak şeydi. Öyle bir hava vardı ki, düşünceye eğitime baskı şeklindeydi. Biz de o dönemde etkili bir kurumda bulunuyorduk. RTÜK’ü de baskı altına alma çalışması vardı. RTÜK üyeleri partilerin Meclis’te dağılımına göre seçiliyordu. Biz Fazilet Partisi’nden seçildiğimiz için ‘Milli Görüşçü’ diye bir tasnif yapmışlar.O dönem Genelkurmay’da brifingler yapılırdı. Brifinglere davet edilmeyen 3 RTÜK üyesinden birisiydim” diye konuştu.
BAŞER: MİLLİYETÇİYİM O süreçte RTÜK üyesi olan Emin Başer, 28 Şubat'ın Türkiye için kara bir gün olduğunu söyledi. PTT Genel Müdürlüğü'nün fişlemeler yüzünden geciktirildiğini belirten Başer, "Beni Milli Görüşçü olarak fişlemişler ama yanılmışlar. Ben muhafazakar yönü ağır basan milliyetçiyim" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ise kendi döneminde kimsenin haksızlığa uğramadığını savundu. Yılmaz, “Her kurumda birbirlerini çekemeyen insanlar olur. Fişlemeleri o yönde değerlendiriyorum” diye konuştu. 28 Şubat can damarını kurutma operasyonuydu HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, 28 Şubat sürecinin yeni Türkiye’nin can damarını kurutma teşebbüsü olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Milletin çocuklarına had bildirme operasyonudur. 28 Şubat, 27 Mayıs’tan da 12 Eylül’den de daha kuvvetli etkileri olan bir darbedir“ dedi. Kurtulmuş, 28 Şubat’ta tankların yürüdüğü Sincan Atatürk Caddesi’nde partililerle birlikte yürüdü. Yoğun kar yağışı altındaki protesto sırasında vatandaşlara karanfil atıldı. Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada 28 Şubat’ın milleti, ülkeyi hedef almış kökü dışarıda bir darbe olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, 28 Şubat’ın sadece Refahyol hükümetine değil, siyasetin ve siyasi iradenin tamamına, sadece imam hatip liselerine değil, bütün milli eğitim sistemine karşı, sadece esnaf ya da işadamını değil, Türkiye’nin bütün ekonomik sistemini hedef alan, milletin tamamına karşı yapılmış bir darbe olduğunu vurguladı. “28 Şubat’tan kurtulacağız ama 28 Şubat’tan kurtulmak için önce 12 Eylül’ün kayığından inmek zorundayız“ diyen Kurtulmuş, milletin 12 Eylül’ün siyasal sistemine, Siyasi Yartiler Yasası’na, Anayasası’na, seçim sistemine, Sendikalar Yasası’na, Meclis İçtüzüğü’ne mahkûm olmadığını sözlerine ekledi. Askerin eşi ve çocukları da emirle muhbir 28 Şubat sürecinde Genelkurmay’ın, ‘istihbarat şebekesi’ kurup personelini takip ettirdiği ortaya çıktı. ‘İrticai Faaliyetlere Katılan Personel’ başlıklı 19 Haziran 1995 tarihli emirde, irticai faaliyetlere katılan personelin takibi için birlik komutanlıklarının harekete geçmesi ve tedbirlerin alınması isteniyor. Bu kapsamda, birlik içinde güvenilir subay ve astsubaylardan oluşan ‘istihbarat şebekesi’nin tesis edilmesi emrediliyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 8’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’na ait ‘kişiye özel’ ve ‘gizli’ damgalı 19 Şubat 1997 tarihli belgede de “Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Silahlı Kuvvetleri iç ve dış tehditlere karşı koruma ve kollama, her Türk vatandaşının olduğu kadar TSK’yı personeli ve onların eş ve çocuklarının da en büyük milli görevidir” deniliyor. Kurmay Albay Mahmut Sancar imzalı belgede, Kara Kuvvetleri’nin tüm personeli ve ailelerinin ‘haber toplama vasıtası’ olduğu vurgulanıyor. Tugay komutanı emriyle, “Tüm Kara Kuvvetleri personeli ve ailelerinin elde edeceği her türlü belge, bilgi ve haberi bu konunun üst komutanlık tarafından bilinip bilinmediği yorumunu yapmadan silsileler yoluyla üst komutanlığa ulaştırılması ve personelin bu hususta bilgilendirilmesiyle ilgi emredilmiştir” ifadesi yer alıyor. Bugün aktifhaber.com sitesinden alıntıdır

Hiç yorum yok: